31 Mart 2010 Çarşamba

Bende kız yoksa komşuda var :))

Ne yani şimdi benim kızım yoksa komşunun da mı yok :)) Eteğin kot kumaşı Ahmet Kaan'ın pantolonundan kalan pamuklu kumaşı ise geçen sene arkadaşımın kızına diktiğim elbiseden kalan kumaş. Bu kumaş denen nevale mi çok bereketli ben mi az kullanıyorum bilemedim :)) Aynı şekilde bir etek daha biçtim bakalım belki İstanbul dönüşü dikerim kısmetse.. Bu etek çoktaaaan üst kattaki komşunun 5 yaşındaki kızına hediye gitti :)

Bunu da anneme yeni diktim. Namaz eteği olarak kullansın diye. Giderken eli boş gitmek olmaz değil mi ?

29 Mart 2010 Pazartesi

Ev Pantolonları- Part 2

Burada bahsetmiştim, geçen evde oturunca kendimi kaptırıp 3 tane daha pantolon diktim diye. Üstteki pantolunun kumaşı kot kumaşa yakın bir keten. Diktiğim pantolon sayısı 5 olunca artık biraz ara verdim ama durmadan "Ne Diksem" diye de düşünmekteyim. Malum bu hafta sonu İstanbul'a gidiyorum inşallah... Şu stoğu biraz daha eritebilirsem içim rahat bir şekilde pazarı yağmalayacağım. Bu arada sık gidenlere sormak istiyorum Kadıköy pazarı salı günleri mi cuma günleri mi kumaş açısından daha zengin?
Bu da kadife kumaştı. Tam 3 kere söktüm bunu diktikten sonra. İyi sabır varmış bende :))
Bu da keten ama daha yazlık ve dik duran bir kumaş. Ahmet Kaan çok hareketli bir çocuk olduğu için sürekli pantolonların dizini deliyordu. ( Hatta o kadar hareketli bir çocuk ki komşular bize geldiğinde genelde "Ayyy düşecek şimdi, ayyy " diyerek evden uzaklaşıyorlar. Kalorifer borusuna tırmanarak tavana dokunuyor ve kayarak geri iniyor) Bu pantolonlar çok iyi oldu şimdi.. Hadi oğlum dizini delene kadar devam....

Bu da toplu hatıra fotoğrafı :))

25 Mart 2010 Perşembe

Manken Kaprisi Bugünkü Yazımı Erteletti :))

 Bizim oğlan yeni bir adet başlattı. Sabahları uyanır uyanmaz bizim odanın perdesini sonuna kadar açıyor uyanayım diye. Sorun onun çok erken uyanması, benimde uyku problemimin olması... Çok dengesiz uyku düzenim var. Bazen günde 3-4 saat, bazen de 10-12 saat uyuyorum ve bir kere uyanınca tekrar uyumam çok zor oluyor. Aslında konunun bunla bi alakası yoktu ama neyse :)))

Dün öğleden sonra nadiren yapabildiğim birşeyi yaptım ve evde oturdum birkaç saat. Evde kimsenin olmadığı saatler benim özgürlük saatlerim. Ne "Kahve sana yaramıyor içmesene" diyen eşim, ne de "Anneeee, benimle boyama yap" diyen oğlum evdeydi. Bende oturdum makinamın başına ve Ahmet Kaan'a 3 tane daha ev pantolonu diktim. Ay pek bi hoşuma gitti açıkçası dikip dikip giydirmek. Neyse efendim onlar gelene kadar hava biraz karardı tabi, gece çekilen fotoğrafları da sevmediğim için fotoğraf işini sabaha bıraktım.

Sabah uyandığımda konu mankeni Ahmet Kaan bizim perdeyi sonuna kadar açmış, oturma odasına geçmiş boyama yapıyordu. Hemen koşarak fotoğraf makinasını ve pantolonları aldım ve "Ahmet bak senin fotoğrafını çekeceğim" diyip pantolonlardan bir tanesini giydirdim. Daha 1-2 poz çektim ki pil bitti. Ani bir atraksiyonla salona koşup yeni pilleri makinaya koydum ve katalog çekimlerine devam etmek istediğimde "Banane çekilmeyeceğim" şeklinde bir tepki aldım. Her ne kadar "Oğlum bak sana şunu alacağım, şunu vereceğim vs. vs." dedimse de Nuh dedi peygamber demedi çocuk. Bende sinirlenerek "Tamam benden birşey isteme sakın yapmam" dedim. Sonra o saldırıya geçti vurmaya başladı bana "Beni sevme, gülme.." Nedense benimde gülesim geldi. Ben güldükçe "Gülmeeeeeeeeee, gülüncek birşey yok bunda gülmeeee...." diyerek tarruza devam etti.
Şimdi bunları size niye anlatıyorum... Bende bilmiyorum :))Sadece bugün yayınlayacağım postu yayınlayamadığım için suçluluk duygusu mu hissettim ne :)) Sanırım artık pijama dikmekten de sıkıldım. Başka fikri olan var mı?
İşte bu da dün yarım saat oturma fırsatı bulduğum parktan bir kare