16 Mayıs 2013 Perşembe

Zaman Anaforu İçinde Kaybolmak..


Bir dikiş bloğu için ne anlamsız bir post başlığı değil mi? Şu sıralar bir dünya iş yapma isteği ve hiçbir şeyi yetiştirememeye bağlı yetersizlik hissi ile bağlantılı asabiyet ile baş başayım. Birçoğumuzun yaşadığı birşey mi bilmiyorum ama yazının sonunda yorum kısmında bana katılanların olacağı kanaatinde ve en azından bir iki çare sunan olabileceği ümidindeyim.
Gündüz iş yerinde biraz internette gezinme vaktim oluyor. Bloglarda dikilenleri gördükçe hevesleniyorum, şu ne güzel olmuş bunu bende dikeyim diye. Akşam oluyor, Ahmet'i okuldan alıp 17:15 gibi evde oluyorum. Hava güzelse bahçede çocukları oynatıyorum, değilse özellikle küçükle biraz vakit geçirmeye çalışıyorum, derken akşam yemeği vakti geliyor, yemekten sonra akşam namazına kadar yine oyalanıyorum. Namazdan sonra Ahmet'e ödevlerinde yardım ederken bir yandan Pınar'ın eline ya düğme kavanozunu veriyorum ya da mutfak çekmecelerini dağıtmasına izin veriyorum. Günde 5-6 kere yerden düğme kavanozunu topluyorum ya da çekmeceleri düzenliyorum.

 Çalışan annelerin böyle bir psikolojisi var çocuğumla yeterince ilgilenemiyorum hissi yakanızı bırakmaz. Hem elime aldığım işi yarım bırakmama adına hemde küçüğün dikiş makinesini çalıştırmama mümkün değil izin vermediğinden yatsı oluyor, eşim geliyor, çay faslı derken saat 22:00 oluyor, ondan sonra Pınar'ın uyku krizleri başlıyor, uyutup namaz kılma evresi yaklaşık yarım saat sürdüğü için yaklaşık 22:30 da her türlü iş ve ben bitmiş olarak dikiş diksem mi dikmesem mi krizleri başlıyor. Bazen yorgunluktan geberdiğim için erteliyorum bazen kır şeytanın bacağını deyip 1 saat kadar dikiyorum. Tabi bir dikiş köşem olmadığından mutfakta yapıyorum genelde bu işi ve 1 saat sonunda mutfağın hali hüsran, onu topluyorum 12 gibi yattığımda sabah aynı döngü yeniden başlıyor..
İşe yetişmek, eve yetişmek ve çocuklara annelik yapmak, bir yandan da biraz olsun bir şeyler dikmek arasında hiçbirini tam olarak yapamadığımı fark edip kendime kızıyorum. Ondan sonrası malum...


Bilemiyorum hayat ne zaman rayına oturacak bazı şeyleri yapmak için vakit bulmak için ömrün geçmesini mi bekleyeceğim. Ve bir sabah uyandığımda çocuklar evlenmiş, ben emekli olmuş evde otururken içimde bir pişmanlık hissiyle mi kalacağım bilemiyorum..

5 yorum:

  1. Baharcığım ben de uzun bir aradan sonra yeniden bloglara ufaktan arkadaş destekleriyle giriş yaptım Belki eski ismimi hatırlarsın DenDenAk. O yüzden Baharcığım derken eski konuşmalarımızı hatırlayarak dedim. Aynı zamansızlığı hissediyorum, boğuluyorum. Bir de kadın olmanın getirisi olarak evde her işin bize bakması, bir çorabın kirli sepetine götürülmesine kadar, her şeyin üstümüzde olması da baskı yaratıyor. Evlenmeden, evlendikten sonra çocuk olmadan önce kendimi becerikli biri sanırdım ama son 7 yılda dibe vurduğumu pek çok kez hissettim
    Neden mi yazıyorum bunları sana, çünkü biz kadınlar (çalışanı çalışmayanı) seni çok iyi anlıyoruz. Yalnız değilsin.
    Hepimize kolay gelsin...

    YanıtlaSil
  2. Çalışan ve yeni evli biri olarak o kadar iyi anlıyorum ki sizi... Tüm bu "herşeyden biraz yapıp hiçbirşeyi tam yapamama" düşüncem yüzünden çocuk sahibi olsam halim ve çevremdekilerin hali nice olur diye düşünüyorum bazen. Ama şöyle güzel birşey var ki, çalışan kadınlar her saniyelerini verimli kullanmaya çalışıyor. Belirli bir hayat disiplinleri var. Bazen bu disiplin çok yorucu olabiliyor tabi... Çocuklarınız büyüdükçe kendi ihtiyaçlarını daha fazla kendileri karşılamaya başlayacaklar... Eşinizin size çay faslında yardımcı olmasını saağlayabilirsiniz eğer mümkünse... Çayı siz demeleyn, bardağı şekerliği siz önceden koyun tezgaha. Ama çayı tazwelemek eşinizin işi olsun.... Bu arada siz de dikişinizi yapın, olmaz mı? Ev iç işlerinize karışmak haddim değil elbette ama sadece bir öneri... Üniversite bir hocam şunu demişti: mükemmel kadın olmaya çalışmayın! Bunu kabul edince gerçekten hayat daha kolay oluyor. Bırakın eviniz bazen tozlu olsun. Ama size enerji ve moral veren o dikişi dikin. Bırakın çocuğunuz ödevini bazen yanlış yapsın, siz kontrol edince "yanlış yapmışsın ve düzeltmen gerekli" diyin. Herşeyin bir seferde doğru yapılmayacğını ve sabretmeyi öğrensin. Eşinizin yapmaktan gocunmayacağı işlerde size yardımcı olmasına olanak sağlayın. Yeni evliyim ama çevremden gördüğüm ve naçizane aklıma gelen ve uygulamaya çalıştığım şeyler bunlar. Herşeye yetişmeye çalışmayın. Ama tüm bu "sıkıntı" dediğiniz şeylerin vaktinizi ortalam insanlara göre 1538 (!) kat verimli kullanmanızdan kaynaklandığını unutmayın. Her halükarda kardasınız, aklınızda bu bulunsun;) Saygı ve sevgilerimle...

    (Ha bu arada, bir çalışma odamızın bulunmaması gerçekten can sıkıcı, size katılıyorum:) )

    YanıtlaSil
  3. Yapabildiğiniz kadar direnin.çok güzel işler çıkarıyorsunuz;sevdiğiniz işleri bıraktığınızda ruhunuzda bir boşluk yaşıyorsunuz.Siz sahip çıktıkça çocuklarınızda hayatta sevdikleri işler/kişiler için bir yol bulmasını öğrenecekler.Kendinize iyi bakın.

    YanıtlaSil
  4. benim yaş 21 inan şu gençecik yaşta ben bile yetişemiyorum hissine kapılıyorm çoğu zamn...evdeyim şuan çalışmıyorum ama bi zaman sonra tıkanıyorum bazen...birazda senin ruh halin bence havalrdan şöle havalar ısınsın bak daha pozitif yaklaşırsın...biz kadınlar eğer evlenip anne olduysak herşeye pratik bi çözüm buluruz heee tıkandığımızda olucak öyle zamanlardada tek ilaç zaman ve azıcık eş dost desteği...

    YanıtlaSil
  5. bir suredir evden calismayi dusunup dusunup erteliyorum. sizin blogunuza girince de hayretler icerisinde hem iki cocuklu, hem calisiyor hem de dikis dikiyor diyordum. arada boyle donemler yasamaniz cok normal. dikis basli basina ince bir is, cok zaman aliyor , elde tel kirma isleseniz, igne oyasi yapsaniz bile bu kadar ayrinti yok, daginikligi yok en azindan. tebrik ederim sizi. masallah

    YanıtlaSil

Küçük bir yorum, Büyük bir mutluluk