31 Mayıs 2013 Cuma

Pınar'a Cupcake'li Elbise (2013 Yaz Kreasyonu Vol.1)

 Son günlerde dikiş konusunda patlama yaşadım. Eşim 1 haftalığına eğitime gittiği için akşamlar 21'den sonra çocuklar uyuyor ve zaman tamamen bana kalıyordu. Ver elini kumaşlar, iplikler :) Elif Pınar'ın yaz kreasyonunun tamamladım desem yeridir :) 4 Tane elbise diktim, dün akşam da anneme masa örtüsü görünümlü runner diktim ki aplikesi için epeyce kafa yordum.. Neyse şimdi bizim süpürgesiz cadının elbisesine bakalım :)
 Bir ara bizim parçacıda görüp, yıldırım hızıyla uçup, topuyla aldığım cupcakeli kumaşın kendime ayırdığım kısmıyla diktim elbiseyi. Kalıp 2002 yılına ait bir Burda dergisinden. Bu kalıptan bir tane daha elbise diktim. Kalıpta biraz oynama yaptım ama.
 Arkasını fermaurlı yaptım.
 İçine beyaz penyeden yarım astar diktim. Astar konusunda da kendimi bu sefer başarılı buldum :)

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Dikişseverin Rüyası Merinos Hobi Halısı :))))

Hafta sonu gelen misafirlerin isteği üzerine şööööyle bir Merinos'u gezelim dedik. Fabrikası burada olduğu için bir fabrika satış mağazası var ki inanılmaz büyük. Gezerken bu halıyı görünce vuruldum resmen. Evde yer olsa hemen alacaktım ama maalesef halı kontenjanımız dolu. Çok güzel değil mi ama :)

16 Mayıs 2013 Perşembe

Zaman Anaforu İçinde Kaybolmak..


Bir dikiş bloğu için ne anlamsız bir post başlığı değil mi? Şu sıralar bir dünya iş yapma isteği ve hiçbir şeyi yetiştirememeye bağlı yetersizlik hissi ile bağlantılı asabiyet ile baş başayım. Birçoğumuzun yaşadığı birşey mi bilmiyorum ama yazının sonunda yorum kısmında bana katılanların olacağı kanaatinde ve en azından bir iki çare sunan olabileceği ümidindeyim.
Gündüz iş yerinde biraz internette gezinme vaktim oluyor. Bloglarda dikilenleri gördükçe hevesleniyorum, şu ne güzel olmuş bunu bende dikeyim diye. Akşam oluyor, Ahmet'i okuldan alıp 17:15 gibi evde oluyorum. Hava güzelse bahçede çocukları oynatıyorum, değilse özellikle küçükle biraz vakit geçirmeye çalışıyorum, derken akşam yemeği vakti geliyor, yemekten sonra akşam namazına kadar yine oyalanıyorum. Namazdan sonra Ahmet'e ödevlerinde yardım ederken bir yandan Pınar'ın eline ya düğme kavanozunu veriyorum ya da mutfak çekmecelerini dağıtmasına izin veriyorum. Günde 5-6 kere yerden düğme kavanozunu topluyorum ya da çekmeceleri düzenliyorum.

 Çalışan annelerin böyle bir psikolojisi var çocuğumla yeterince ilgilenemiyorum hissi yakanızı bırakmaz. Hem elime aldığım işi yarım bırakmama adına hemde küçüğün dikiş makinesini çalıştırmama mümkün değil izin vermediğinden yatsı oluyor, eşim geliyor, çay faslı derken saat 22:00 oluyor, ondan sonra Pınar'ın uyku krizleri başlıyor, uyutup namaz kılma evresi yaklaşık yarım saat sürdüğü için yaklaşık 22:30 da her türlü iş ve ben bitmiş olarak dikiş diksem mi dikmesem mi krizleri başlıyor. Bazen yorgunluktan geberdiğim için erteliyorum bazen kır şeytanın bacağını deyip 1 saat kadar dikiyorum. Tabi bir dikiş köşem olmadığından mutfakta yapıyorum genelde bu işi ve 1 saat sonunda mutfağın hali hüsran, onu topluyorum 12 gibi yattığımda sabah aynı döngü yeniden başlıyor..
İşe yetişmek, eve yetişmek ve çocuklara annelik yapmak, bir yandan da biraz olsun bir şeyler dikmek arasında hiçbirini tam olarak yapamadığımı fark edip kendime kızıyorum. Ondan sonrası malum...


Bilemiyorum hayat ne zaman rayına oturacak bazı şeyleri yapmak için vakit bulmak için ömrün geçmesini mi bekleyeceğim. Ve bir sabah uyandığımda çocuklar evlenmiş, ben emekli olmuş evde otururken içimde bir pişmanlık hissiyle mi kalacağım bilemiyorum..

10 Mayıs 2013 Cuma

Mayıs Bereketiyle Geldi..


 Mayıs ayı önlük dikişi açısından bereketli bir ay olarak başladı. Ben her dikiş işinden sonra biraz yorulmuş biraz bunalmış olarak bir süre dikiş dikmemeye karar versem de gerek sabah blogları açtığımda gördüğüm birbirinden güzel işler gerek yeni gelin adaylarının heyecanlı ricaları, gerekse bir mutluluğa ortak olma ve mutlu etme arzusu bu kararımdan vazgeçiriyor beni.
 Prenses tacı bu önlüğümüzün sembolü oldu. Bende değişik bir sembol kullandım ilk defa.
 Yine astarlı ve çift yönlü kullanıma uygun.
 Ve yine boyun askısında düğme kullandım..


Hadi bakalım yola çıksın ve bu da gittiği yeri çok mutlu etsin.

7 Mayıs 2013 Salı

Mutluluğa Tanık Olmak ve Yepyeni Şablonum..

Öncelikle artık kurcalaya kurcalaya nereye ne eklediğimi benim bile unuttuğum şablonuma yeni bir nefes ve ferah bir görünüm sağlayan Değmesin Yağlı Boya blogunun sahibi latif insan Sevgi Hanım'a çok teşekkür ediyorum. Artık şablon kurcalamaktan beni kurtardığı için şükranlarımı sunuyorum. Ellerine sağlık benim çok içime sindi. Sizde profesyonel bir görünüm için blogunuzu onun şefkatli ellerine bırakabilirsiniz.
Birbirini seven insanların tatlı bir heyecanla düğün hazırlıklarını görmek ve onların mutluluklarına tanık olmak keyif veriyor insana. Yaprak ve Eren ömür boyu mutlu olsunlar inşallah.
 Puantiyeyi sevmeyen var mı?

 Boyun askısında düğme kullandım. Malum herkesin vücut yapısı farklı ben kendime göre ayarladığımda başkasının üzerinde sarkmış durabilir. Evet evet düğme en iyisi :))
 Taze Gelin'den sonra Acemi Gelin'ler de mutfaklarda boy gösteriyor artık :)
 Bandanayı tam 4 defa söküp diktim. Saat gece 12'yi çoktan geçmişti ve benim için gün 5,5 ta başladığı için patlamış balkabağına dönüşmeden nihayet bitirip huzurla uykuya daldım.

İyi yolculuklar diliyorum sevgili önlüğüme :) Gittiği yeri mutlu etsin.

3 Mayıs 2013 Cuma

Uçuran Sweat, Güzel Fikir ve Akasya.. Ne kadar Alakasız Konu Varsa İşte :)

 Aslında hiç yazacak mecalim yok kendimi biraz bitkin biraz bıkkın hissediyorum. Bahar yorgunluğu beni yeni çarptı sanırım. Her nisan ayında mutad olarak 10 günlük baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü yaşıyorum ya bu sene havalar biraz geç ısındığından mayısa sarktı sanırım. Bu sıralar ne çok hastalandım yahu kendimden sıkıldım :) Allah dermansız dert vermesin çok şükür halimize.
 Gelelim sweatimize.. Kalıp Transformers aplikeli ile aynı yani ottobre dergisinden.

 İnternetten bir uzay mekiği çizimi bulup ekrana mulaj kağıdını dayayıp kalıp çıkarttınız mı işlem tamamdır :)
 Belediyenin yeni çalışması. Çok beğendim tebrik ediyorum. Bayat ekmeklerimizi artık evimizin önünde toplama kutusunda biriktiriyoruz. Çöpe atmayarak hem vicdan azabından hem vebalinden kurtuluyoruz.
Bu da bahçeden akasya ağacı.. Kokusuna bayılıyorum, sizinle de paylaşayım dedim..