31 Ekim 2015 Cumartesi

Tilda Tavşancık - Tilda Bunny :)

 Tatil bana yaradı galiba, fotoğraf makinesini de ortaya çıkarınca hemen fotoğrafını çekip hemen yayınlayayım dedim :) Oyuncak örnek ve dikmek bana iyi geldi galiba, çünkü son zamanlarda giysi dikişi konusunda biraz zorlanıyordum. Oyuncaklar sevimli bir uğraş oldu bana.
 Oyuncağın kalıbını buradan buldum. Dikimi de bol fotoğraflı şekilde anlatılıyor. Sayfa ingilizce ama fotoğraflar anlatıma yeterli. Sayfa içerisinde kalıbı pdf olarak indirebileceğiniz bir link mevcut.
 Ponpon kuyruğa bakın :)
Pınar" kızgın bakıyor bu" dese de ben sonucu sevdim. Bir tane de beyaz polardan kestim, elimdeki örgü bitince dikerim artık kısmetse.

29 Ekim 2015 Perşembe

Amigurumi Koyun

 Sonbahar kapıyı çalınca yünlerle ve yumaklarla daha bir haşır neşir olmaya başlıyorum. Her türlü hobiyi ara ara deneyen ben dikiş ve örgü işlerinden vazgeçemiyorum. Daha önce de benzer oyuncak örme deneyimlerim oldu ama dikişle sonuca daha çabuk ulaşınca biraz daha ikinci planda kaldı. Yalnız dikiş işinin de ne kadar pis bir iş olduğunu evde iplik kumaş girmeyen delik kalmadığını uğraşanlar bilir. O yüzden biraz daha temiz bir iş olan örgü işleri kafa dinlemeye daha uygun.
Bu sevimli koyuncuğun tarifini Tiny Mini Design (Eski adıyla Amigurumi Aşkına) görünce bizimkilerin çok sevdiği Koyun Shaun a benzettim. (Bilmeyenler için Minika Go kanalında yayınlanan her yaşa hitap eden süper bir çizgi film) Hemen koşup yünlerimi aldım başladım örmeye.
 Tarifinde gövde ve kafa aynı büyüklükteydi. Ben gövdesi daha büyük olsun istedim, ölçüleri değiştirmeden iki kat iplik ve daha kalın tığ kullandım gövdede. Birde aslında kafayı örerken kullandığım tamda koyun postuna benzeyen bir ip kullanacaktım ancak o tarz bir ipi tığla örmenin imkansız olduğunu görünce düz beyaz iplikle ördüm.
 Örüp bitirince otlamak üzere bahçeye çıktık :)
Eve gelince de kendini koltuğa attı hemen :)
Sizde örmek isterseniz tarifi Türkçe olarak tam burada :)

22 Ekim 2015 Perşembe

Hayat...

Her ne kadar blogları gezinsem de kendi bloguma uğramayalı neredeyse 3 ay olmuş. Babam otuzundan sonra günlerin, yılların nasıl geçtiğini anlayamazsın derdi, çok haklıymış. Ha bugün ha yarın yazayım derken, biraz da instagramın verdiği anlık paylaşım olanağıyla pek çok blogger gibi ihmal ettiğim bir platform oldu burası. Gerçi şu sıralarda bazı gayretli bloggerlerin bloglarınıza dönün çağrısıyla biraz hareketlenme görüyorum.
Ben bloğumu açarken günlük hayatımdan bir şeyler katmama konusunda kararlıydım. Bana göre burası bir dikiş bloğuydu ve bloğun yayın akışını bozan gündelik hayata dair kişisel paylaşımlardan uzak durması gerekiyordu. Bu yüzden blogta duyuru şartı içeren birçok çekilişe bile katılmadım, takip edenler kendilerini hiç alakadar etmeyen konulara muhatap olmasın diye. Biraz bloğu güncel tutmak amacıyla iki satır karalayayım istedim bugün.
Yazmadığım süre içerisinde yaz tatili, arkasından yaklaşık bir ay süren hastalık süreci(ki daha tam anlamıyla atlatamadım) geçirdim. Hepimiz insan olmanın gerekliliği olarak bazen fiziken bazen ruhen zor zamanlardan geçiyoruz. Hele ikisi bir araya gelince çok daha zor oluyor.. İnsanlarla uğraşmak çok zor, hele ki değer verip zaman ayırdığınız maddi manevi fedakarlıklarda bulunduğunuz kişilerle olumsuz durumlar yaşayınca hayat bile çok can sıkıcı olabiliyor. Allah sağlık ve huzur versin hepimize, ki yaşamın en temel iki taşı bence. Sağlık ve huzur olmayınca geri kalan pek çok şeyin kıymeti olmuyor maalesef.
Dediğim gibi instagram üzerinden daha hızlı paylaşım yapıyorum, makineden çıkar çıkmaz bir poz çekip atıyorum, blog daha emek istediğinden süreç uzuyor ama burayı da terketmeyi düşünmüyorum. Onca yıllık emekten sonra neredeyse benim büyüttüğüm bir çocuk gibi burası da. Hala okuyanlar varsa selam eder, selam beklerim :)